Kapalıçarşı için tehlikeli uyarı: Depreme dayanıklı diyemeyiz
İstanbul’un turizm merkezlerinden biri olan Kapalıçarşı’da İstanbul Valiliği, Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı İdare Meclisi ile uyum içinde sürdürülen restorasyonda sona gelindi.
4 binden fazla dükkanın bulunduğu 562 yıllık tarihi binada; Alt yapı, tesisat, zemin ve ana duvarlarda yapılan işlemlerin çoğu hazır hale getirildi. Tamir yetkilileri, 27 bin metrekarelik tavan ve duvarlarda 19’uncu yüzyıla ait işlemelere göre yapılan süslemelerin yüzde 95’inin sona erdiğini bildirdi.
Olası İstanbul sarsıntılarına karşı yapıda güçlendirme çalışmaları da yapıldı. Bu kapsamda, daha önceki onarım süreçlerine ilişkin olarak, yepyeni duvar yapısını kaplayan çimento malzemelerin özellikle binanın çatlak noktalarında temizlenerek solüsyonlarla doldurulduğu öğrenildi.
Kapalıçarşı’nın kemer ve duvarlarının ortasında bulunan mesnet gergi demirlerinin alüminyum ve çelik malzemelerle yenilendiği, paslanmaya karşı temizlendiği ve gerekli noktalara eklemeler yapılarak onarıldığı bildirildi. Fatih Belediyesi Fen Meclisi Üyesi Yüksek Mimar İhsan Sarı, onarım ve güçlendirme çalışmaları hakkında bilgi verdi.
“Burasının depreme %100 dayanıklı olduğunu söyleyemeyiz”
“Deprem bugünün konusu olarak biliniyor; Binanın depreme dayanıklı hale getirilmesi için PTT dediğimiz alanın çevresinde 3 caddede çalışmalar sürüyor” diyen Sarı, “Kapalı Çarşı’nın elbette tarihi bir kimliği var. ‘Anıt eserleri yüzde 100 depreme dayanıklı hale getirdim’ diyemezsiniz. Bunu yaparsanız, birçok mimari yapıyı yok etmek zorunda kalacaksınız. Başka bir deyişle, konsolidasyon için ek bir ayrıntı yığını gerekir.
İstanbul’daki depremin İstanbul’un altında çabuk olmayacağını, İstanbul’un yaklaşık 20-30 kilometre güneyindeki Marmara Denizi’nde olacağını tarihten biliyoruz, bu bizim için bir fırsat, bir şans olabilir. Elimizdeki bilgiler doğrultusunda İstanbul’daki olası depremi buranın karşılayacağını takdir ediyoruz. O tarafta müdahaleler yapıldı. Doğal olarak ‘Burası depreme %100 dayanıklı’ demek mümkün değil. O zamanlar anıt için çok farklı temeller atmak ve mimarisini yıkmak zorunda kaldık. Onu da yapamadığımız için minimum müdahale ile maksimum verim alma şeklinde bir çalışma yapıldı. Beyin sarsıntısı tarafında şunu söyleyebiliriz. Bazı sütunlarla noktaların konumuna baktık. Özellikle Cevahir Bedesten çevresindeki sokaklarda bir tedirginlik gördük. Üslerini desteklemek için müdahale ettiler.
“Yerde sıvılaşma oldu”
Bu bölge tabi ki çok eski bir yerleşim bölgesi, her zaman dolu. Dolgu zeminde yapıldığı için orayı biraz zorlaştırdık. Yani eski tabirle pekiştirildi yani müdahaleler yapıldı. Zamanında bazı gergi demirlerinin kesildiğini gördük. Bunlar binada statik parazit ve tedirginlik yaratıyorsa o kesilen gergi çubuklarına da müdahale ettik. Yaratmadığımızı düşündüğümüz noktalarda bir şey yapmadık” şeklinde konuştu.