Avrupa’da ilk 5’i hedefleyen Uludağ yeni üretim tesisi kuracak
Fatma KAYTEZ
Kökleri 1870’lere dayanan Türkiye’nin asırlık markalarından biri olan Uludağ İçecek’in üçüncü kuşak yöneticisi Uludağ İçecek İcra Kurulu Başkanı Mehmet H. Erbak, önümüzdeki 5 yıl içinde yeni bir üretim tesisi kuracaklarını açıkladı. Maden suyu ve alkolsüz içecek kategorisinde faaliyet gösteren aile şirketleri arasında 3-4 yıl içinde AB ülkelerinde ilk 5’e girmeyi hedeflediklerini kaydeden Erbak, bu yıl ihracatta 40 milyon doları, ihracatta ise 50 milyon doları aşmayı planladıklarını söyledi. 2024’te dolar
Mehmet H. Erbak ile markanın kuruluş hikayesi, yatırımları ve hedeflerini konuştuk.
Uludağ’ın kuruluş öyküsünü kilometre taşları ile kısaca özetler misiniz?
1912 yılında başlayan ve bana göre Uludağ Gazoz fabrikasının kurucusu Mehmet Hakkı Erbak’ın torunlarının da dahil olduğu sanayi yolculuğumuzun ilk mihenk taşı olan doğal maden suyu üretim hikayemiz, 1870 yılında İbrahim Talat Bey tarafından İstanbul’da satın alındı. Bursa’nın Çaybaşı (Eski Günderet) köyü. Birincil kaynağımızın bulunduğu arazinin resmi mülkiyet belgesi olan köy tapusudur. İbrahim Talat ve kayınbiraderi Mehmet Fuad, Sultan Mehmet Reşad Han’ın vasiyeti ile 26 Mayıs 1912’de Keşiş Dağı’nın (eski adı Uludağ) maden suyunun işletme hakkını müştereken aldılar. İlk sahiplerinin çocuksuz ölümü üzerine bu imtiyaz, 29 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in imzasını taşıyan izinle aileden İbrahim Talat Bey’in kardeşi Hüseyin Sıtkı Ulusu Bey’e geçti. 10 Mayıs 1931 yılında Uludağ Maden Suları Türk Limited şirketi kurulmuş ve tüm faaliyetler bu şirket çatısı altında toplanmaya başlanmıştır.
1930 yılında Uludağ Gazoz fabrikasını kuran dedem Mehmet Hakkı Erbak ile eski diplomat Hüseyin Sıtkı Ulusu’nun tanışmasından sonra genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bu iki müteşebbisi 1931 yılında Uludağ Maden Sularını Bursa ve çevresine dağıtmış ve 1931 yılında Bursa ve çevresine Uludağ Maden Suları dağıtmışlar. Kasım 1933’te bir çiftçi. (alt kira hakkı) ve bu haklar Uludağ Gazoz Fabrikası sahibi dedem Mehmet Hakkı Erbak’a geçti. Ortada Mehmet Hakkı Bey’in oğlu babam Nuri Zafer Erbak, 1932’de Efsanevi Uludağ Gazozunun formülünü buldu. 1938’de dedem Mehmet Hakkı Erbak’ın vefatının ardından çok çetin geçen dünya bunalımı, II. Dünya Savaşı dönemini atlatarak atlatmayı başardı ve 1958 yılında Hüseyin Sıtkı Bey’in vasiyeti ile annemle birlikte Uludağ Maden Sularının tamamına sahip oldu.
Üretim yeriniz ve fabrikaların üretim kapasiteleri hakkında bilgi verir misiniz?
1912 yılından beri Uludağ Çaybaşı Köyü’nde şişelenmiş Uludağ Doğal Maden Suyu ve doğal maden suyundan üretilen Uludağ Frutti, Uludağ Frutti C-Max ve Uludağ Frutti Extra çeşitlerini toplam 50.000 metrekare, 11.500 m2 alana yayılmış tesislerimizde üretmekteyiz. metrekaresi kapalı. Yenice OSB’de 100.000 m2 arsa üzerine kurulu 50.000 m2 mega tesisimiz ile %100 doğal hammaddeler ile ileri teknoloji 9 dolum hattında hiçbir koruyucu madde kullanmadan aseptik dolum gerçekleştirmekteyiz. Çaybaşı Fabrikamızda yaklaşık 200 milyon, Yenice Fabrikamızda 550 milyon litre olmak üzere toplam 750 milyon litre üretim kapasitemiz var. Geçen yıl parsel bazında yaklaşık 40 milyona ulaştık. İç piyasada yenilikçi çalışmalarımızla farklı hedef kitlelere ulaşmayı, bu yıl ihracatta farklı ülkelere ulaşarak ve pazarımızı genişleterek 50 milyon koliye ulaşarak bu sayıyı artırmayı hedefliyoruz.
Kaç kategoride kaç çeşit eseriniz var?
2001 yılına kadar gazoz, portakallı gazoz, kola ve maden suyu olmak üzere dört işimiz vardı. O dönemde yeni eser kategorileri oluşturmak ve bu kategorileri mevcut olanlardan daha hızlı büyütmek gibi özgün bir strateji oluşturduk. 2002 yılında Frutti ile meyve aromalı maden suyu markamızı oluşturduk. Ardından meyveli bir maden suyu olan Frutti Extra’yı çıkardık. Şu anda 6 farklı kategori ve 11 alt marka olmak üzere toplam 49 çeşit çalışmalarımız var.
2024’te ihracat hedefi 50 milyon doları aşmak
İhracatınızdan biraz bahseder misiniz?
İhracatın amacı nedir? Şu anda toplamda yaklaşık 55 ülkeye ihracat yapıyoruz ve bu sayı yakın gelecekte yeni planlanan pazarlarla daha da artacaktır. İhracat ile ilgili olarak Turquality programına dahil olup, distribütörlüklerimizin bulunduğu ülkelerde çeşitli pazarlama faaliyetleri yürütmekteyiz. 2022 yılında uluslararası pazarlarda covid ve Rusya-Ukrayna savaş krizlerinin neden olduğu hammadde fiyat artışlarına rağmen toplam ihracat sayımız 40 milyon dolara yaklaştı. İhracatımızın tamamı Uludağ markalı çalışmalarımız olup hiçbir şekilde private label üretim değildir. Markalı içecek ihracatında da ihracat şampiyonuyuz. 2023’te hedefimiz en az 40 milyon doları, 2024’te ise 50 milyon doları aşmak.
Bu yılki yatırımlarınızdan bahseder misiniz?
Gündeminizin üç ana maddesi nedir? Uludağ İçecek olarak önümüzdeki 15-20 yıllık yatırımlarımızı hem inovasyon hem de kapasite anlamında 4-5 yıl önce yaptık. Bugünkü kurlarla bu yatırımları yapmak zor olacaktır. Örneğin, koruyucusuz işler için yaptığımız 35 milyon Euro’luk inovasyon yatırımı o dönemde 100 milyon TL’ye eşdeğerken şimdi bu rakam 700 milyon TL. Orada çok büyük bir fark var. Bu yüzden bu yatırımları yapmış olmanın avantajını yaşıyoruz. 5 yıllık planımız mevcut ciromuzu ikiye katlamayı içeriyor. Türkiye, Orta Doğu ve Balkanlar’ın en güçlü içecek markası olmayı hedeflerken, maden suyu ve alkolsüz içecek kategorisinde faaliyet gösteren aile şirketleri arasında 3-4 yılda AB ülkelerinde ilk 5 içinde yer almayı hedefliyoruz. Önümüzdeki 5 yılda yerinde üretim yapmamızı sağlayacak yeni bir üretim tesisi yatırımı planlarımız arasında diyebilirim. Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarımızın yanı sıra sürdürülebilirlik konusunda da önemli adımlar atıyoruz ve bu alanda da kapsamlı yatırımlar yaptık. 2.200.000$ yatırımla 2 yıl önce başladığımız yenilenebilir güneş enerjisi sistemine geçişimizi tamamladık. Her iki üretim tesisimizin elektrik enerjisinin %30-35’ini yenilenebilir enerjiden sağlıyoruz. Bu yatırımlarımızın devamı olacak.
“Babamın ‘ortak olma’ ikazını dinlemedim, kırıldım”
“Babamın iradesi benim için çok önemlidir” diyen Mehmet H. Erbak, sözlerini şöyle sürdürdü: Kaliteye inanmak, dürüstlük, laftan uzak durmak ve sözünde durmak ailemde gördüğüm ve benimsediğim özelliklerdir. bir slogan olarak. Babamın kelimelerle sınanmış vasiyetlerinden biri olan “ortaklık yapma” uyarısı muhtemelen kulağıma gelen en değerli kelimedir. Yaptığı ortaklıklardan bir iki tanesini heba ettiği için bana “ortaklık yap” tavsiyesine rağmen onu dinlemedim ve yaptığım her ortaklıktan bir sürü para ve moral heba ettim. Babamın çok kıymetli bir sözünü burada yeni nesillerle paylaşmak istiyorum: Sözleşmeler unutulmasın diye yazılan notlardır. Önemli olan tarafların verdiği sözlerdir. Sözleşme sonunda kesilen kağıttır. Ne yazık ki, bugün durum böyle değil. Gençlere tavsiyem temel hukuk ve muhasebe/finans öğrenmeden hayata başlamayın.”
“En büyük destekçim canım eşim”
Mehmet H. Erbak, “İş ve özel yaşam arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?” Sorumuzu şu şekilde yanıtladı: “Uludağ İçecek ile yürüttüğüm diplomatik misyonlar, STK’lardaki aktif çalışmalarım, mimarı olduğum önemli projeler gibi meslek hayatımda birçok imzam var. Elbette dengeyi sağlamak zor ama burada da en büyük destekçim çok sevdiğim eşim. Ortak akıl geliştirmeyi, birbirimize yol göstermeyi, uzlaşı ile hareket etmeyi çok önemli buluyorum. Ailede “biz” olmak çok değerli.”
2-3 yıl içinde görevi devredecek
Mehmet H. Erbak, şirket bünyesinde dördüncü kuşağın sorumlu ve yetkili görevleri başarıyla üstlendiğini belirterek, “Yakında emekli olmayı kafama koyduğum için şirketimizin yönetimini 2015 yılında ailemizin dördüncü kuşağı üstlenecek. birkaç sene. 2-3 yıl sonra bu görevi yeğenim Ömer Kızıl’a devredeceğim.”
“Babamdan fotoğraf”
Hobilerinden bahseden Mehmet H. Erbak, “Yıl boyunca 2 ayı seyahat ederek geçiriyoruz. Egzotik seyahatleri seviyoruz. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum ve bu bana babamdan geçen bir tutku diyebilirim. Hatta babamın anısına bastırdığımız takvimlerde kızım Ceylin ile çektiğimiz fotoğrafları kullanırız. Seyahat ederken mesleğimle ilgili eski eşyaları bulmaya çalışırım. Marangozluk benim ilgi alanım, tasarlamayı seviyorum. Yemek yapmak bir diğer ilgi alanım. Kendi tariflerimle misafir ağırlamaktan büyük keyif alıyorum.”